Yazılarım
Alıntılar
“Acı korkunun bir enstrümanı olan kontrol tarafından üretilir. Korku varoluşa karşı duyulan inanç eksikliğinden gelir.’’
“Ben seni Rahman’a giden yolda sevdim. Vuslatı da O’ndan dilerim.”
“Kök gizliydi, meydana çıktı. Sen de darlığını, ferahlığını bir kök bil.
Kötü kökse hemencecik, çabucak onu sök ki çimenlikte çirkin bir diken çıkmasın.
İç sıkıntısı görünce ona bir çare bul. Çünkü dallar hep kökten meydana gelir.
Genişlik gördün mü de onu sula, yetişip meyve verince dostlara dağıt.”
“Tanrı’nın rahmeti, kahrından ileridir; kahrından fazladır ve ezelidir. Bu yüzden de bir kimseyi belalara uğratması rahmetindendir.”
“Varlık sermayesi elde edilsin diye rahmeti, kahrından ileridir, üstündür.” Mesnevi 3/4166
“Etle deri lezzetsiz meydana gelmez. Fakat onlar meydana gelmedikçe sevgilinin aşkı, onları nasıl eritebilir.? Mesnevi 3/4168
“İşte bu takdir neticesi olarak sen de kahırlara uğrarsan eseflenme… Bu kahırlar yüzünden elindeki sermayeyi sevgiliye bağışlarsın.” Mesnevi 3/4169
Yusuf Peygamber’in hikayesini anlattım. Kuyudan nasıl kurtulduğunu, Mısır sarayına gittiğini, sonra yine KISKANÇLIK DOLAYISIYLA zindana atıldığını, orada bir rüyayı tabiri dolayısıyla kurtulduğunu ve bu kez önemli görevlere getirildiğini…
SABIRSIZIM ben dedi. Artık kendine dönmeye başlamıştı. Aynada kendini görmeye başladı. Gözler içe döndü.
Hemen olsun isterim. Her şey MÜKEMMEL olsun. Sıkıntı bana uğramasın.
Bir yandan da GÖZDE OLMAK istiyorsun. Bunun için gözden düşmeyi göze almalısın.
Bilmiyorum. Hiçbir şey düşünemiyorum. İyice UNUTKAN oldum. Hiçbir şeyi aklımda tutamıyorum.
Akla aykırı İNANÇLARIN var, dedim. Örneğin bir şey istediğim gibi olmazsa buna dayanamam, diye inanıyorsun. Bunun SONUCU BUNALTIDIR. Sana mesaj veriyor bunaltın. Vazgeç diyor bu inançtan. Bu akla aykırı.
Büyükbabamı anlattım ona. Küçükken yanında kalırdım bazen. Koyunları olurdu mutlaka birkaç tane. Getir bahçeye çak kazığını otlansın derdi. Çakardım bir yere biraz sonra biterdi etrafındaki otlar, başka daha fazla otun olduğu bir yere çak derdi sonra. Fakat koyun alıştığı yeri terk etmek istemezdi. Yularından tutup zorla çekerdim, ite kaka. Ben anlatırken Kılavuzum gülümsedi. Yular DEPRESYON işte dedi. Fakat çoğu insan yuları çekene değil de yulara bakar. Mesajı almak istemez bir türlü.
Yani bunaltılarım benim direnmemden mi kaynaklanıyor?
Duymaya başladın dedim. İnancını alternatifiyle değiştirelim mi? diye de ekledim.
Değiştirelim bakalım, dedi. Bir yandan da ne kadar inatçı olduğundan bahis açtı. İnatçılığından söz etmeye başladı. ses etmedim. Bitince akla uygun yeni inancını seslendirdim. Bak şöyle inanacaksın bundan sonra: İŞLERİN İSTEDİĞİM GİBİ GİTMESİNİ TERCİH EDERİM, FAKAT OLMAZSA DA BUNA DAYANABİLİRİM. ZİRA BAZEN BENİM İSTEDİĞİM GİBİ OLUR, BAZEN OLMAZ.
Olur dedi. Denerim.
Deneme. Yap. Biraz sertçe söyledim.
Sustu. Tamam dedi. Artık Kılavuzum da duymaya başladığını görünce yanına yaklaştı ve artık O konuştu:
“Yaz mevsimi sürüp gitseydi güneş bağları bahçeleri yakar kavururdu.” 3/3736
“Nebatları kökünden yakardı bir daha o yanıp kavrulan şeyler yenilemezdi, yeşerip tazelenmezdi.” 3/3737
“Kışın yüzü ekşidir ama şefkatlidir… Yaz gülümser ama yakar, yandırır!” 3/3738
“Darlık geldi mi onda genişlik gör de canlan alnını kırıştırma.” 3/3739
Hepsini duyamadım. Onlar konuşmaya devam ettiler. Ben uzaklaştım.
Ya yola inanıp yolcu olmayı seçecekti. Ya da yuları boğazından asılmaya devam edecekti.
Yorgun hissettim kendimi biraz. Yularını Kılavuzuma bırakıp kendi yularımı çekene döndüm.
RUMİ ve AŞKIN TERAPİ kitabından alıntıdır.
"Acı korkunun enstrümanı olan kontrol tarafından üretilir.
Korku varoluşa karşı duyulan inanç eksikliğinden gelir.’’
